18 Şubat 2013 Pazartesi
I.Murad Hüdavendigar kimdir
Gönderen
Ali
zaman:
05:44
I. Murat, Murad Hüdavendigâr veya Gazi Hünkar, Osmanlı Devleti’nin üçüncü padişahı. Babası Orhan Gazi, annesi Nilüfer Hatun'dur. Babası Orhan Gazi döneminde 95.000 km² olan devlet toprakları onun döneminde yaklaşık 500.000 km² kadar genişlemiştir.1362 Mart ayında 35-36 yaşlarında iken Osmanlı Padişahı olarak tahta geçti. Hüdâvendigâr, hükümdâr demektir ve sonradan o zaman Osmanlı Devleti’nin başşehri olan ve kendisinin de valilik yaptığı Bursa’ya da Hüdâvendigâr Sancağı adı verildi.Sultan Murad uzun boylu, degirmi yüzlü,iri burunlu idi. Kalin ve adaleli bir vücuda sahipti.Basina mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarili bir baslik giyerdi. Çok sade giyinir ve kirmizi zeminli beyaz elbiseden hoslanirdi. Gayet nazik, sevimli, çok halim ve selimdi. Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere büyük bir sefkatle muamele ederdi.Halk tarafindan "Gazi Hünkâr" diye anilir ve bir baba olarak sevilirdi.Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun mesgul oldu: Gençligini Bursa'da medreselerde, ilim ve sarfat adamlari ile geçirdi. Bütün hayati sinir boylarinda ve harp meydanlarinda geçmistir. Hiç durmadan Rumeli'den Ana'dolu'ya, Anadolu'dan Rumeli'ye seferler yapmistir. Bu kadar harp mesguliyetleri arasinda, büyük ve kiymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmustur. Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptirmistir. Edirne'yi ilk defa O, hükümet merkezi yapmistir. İlk Edirne sarayi da kendisi bina ettirmistir.Edirne'yi alarak Balkanlar'a geçmiştir ve Balkanlar'da fetihler yapmaya başlayarak Osmanlı Devleti'nin sınırlarını genişletmiştir. 40'ın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda söylenmektedir. I. Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken bir Sırp askeri olan Milos Obilic tarafından hançerlenerek öldürülmüştür.
1362'de Orhan Bey ölünce, kendisi Rumeli'de bir muharebe ortamında iken, Bursa ahilerinin kararıyla, hükümdar ilan edilmiş ve Bursa'ya çağrılmıştır.Seferlerine Ankara’nın yeniden fethiyle başlayan Sultân Murâd, 1362 Temmuz’unda Edirne’yi zabtetti ve kendisine yeni başşehir yaptı. Bunu Balkanların önemli bir merkezi olan Filibe’nin fethi takip etti (1363). Osmanlı Devleti’nin Avrupa topraklarında bu ilerleyişi Hıristiyanları korkuttu ve Papa V. Urbanus’un tahrikiyle Osmanlı Devleti ilk haçlı seferine maruz kaldı. Ancak 60.000 kişilik haçlı ordusu 10.000 kişilik Hacı İlbeğ komutasındaki Osmanlı ordusunun yaptığı bir baskın sonucunda sındı ve tarihe Sırpsındığı zaferi olarak geçti (1363). Bunu Sırbistan’ın bir kısmı ile Bulgaristan’ın Osmanlı’ya ilhakı takip etti ve 1365 yılında da Dubrovnik (Raguza) ile ilk milletlerarası andlaşma imzalandı.
1383’de Candaroğulları Hamidoğullarının arkasından Osmanlı’yı metbû’ tanıyınca, Karaman oğulları rahatsız olmaya başladı ve 1386’da Osmanlı Karamanoğulları ihtilafı başladı. Her ne kadar, Sultân Murad’ın oğlu Şehzâde Bâyezid kahramanca savaşarak Karaman oğullarını dağıtıp Yıldırım ünvanını aldıysa da, bunu fırsat bilen Sırp Kralı Balkanlarda Osmanlı’nın üzerine yürüdü ve hatta Timurtaş Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı (Ploşnik Olayı, 1387). Bundan cesaret alan haçlı orduları, Sırpı ile Bulgarı ile Ulahı ile, hep birlikte Osmanlı Devleti’nin aleyhinde ittifak ettiler ve Kosova’da 20 Haziran 1389 günü Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiler.Osmanlı ordusu, I. Kosova Zaferi diye tarihe geçen zaferle haçlı ordularını yendi ve 500 yıl kadar sürecek olan Balkan Hakimiyetini başlatmış oldu. Ancak bu güzellikler arasında, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askeri tarafından Murâd Hüdâvendigâr hançerle vurularak şehid edildi (20.6.1389) ve Bursa’ya nakledilerek kendi adına yaptırılan Cami haziresine gömüldü. Osmanlı Devleti Balkanlara hâkim olmuş, Bulgaristan tamamen Osmanlı’nın eline geçerken Sırbistan’ın da önemli bir kısmı feth edilmişti. 37 muharebede bizzat bulunan Sultân Murâd, 27 yıl içinde babasından aldığı mirası 5 kat artırarak 500.000 km2’lik bir büyük devleti Osmanlı milletine miras bırakıyordu.
I. Murat bu seferde iken "taht vekili" olan oğlu Savcı Bey bir şehzade ayaklanması başlattı. Gerçekte bu Osmanlı şahzadesinin ayaklanması İstanbul'da Bizans İmparatorluğu için imparator adaylari arasındaki taht kavgalarının bir uzantısı idi. I. Murat 1373de yanına vasal hükümdar olan Bizans İmparatoru V. Yannis Palaiologos ile birlikte bir Anadolu seferine çıkmıştı. Konstantinopolis'deki büyük oğlu Andronikos küçük kardeşi Manuel ile taht için rekabet halinde idi. Babasının başkenten ayrılmasından istifade eden Andronikos bir komplo yapıp imparatorluğunu ilan etti. Bu ayaklanma eylemine her nedense daha 14 yaşında olan Osmanli şehzadesi Savcı Bey de katılıp Rumeli'de babası I. Murat yerine hükümdar olduğunu ilan edip kendi adına hutbe okuttu. I. Murat, komutası altındaki Osmanlı güçleri ile hemen Rumeli'ye geçti. Şehzade Savcı Bey ve Bizanslı gaspçı Andronikos'un komutası altında bulunan birliklerle İstanbul yakınlarında "Apikridium" mevkinde bir çarpışma yapıldı ve I. Murat idaresindeki ordu Savcı Bey ve Andronikos'un ordusunu dağıttı. Savcı Bey Dimetoka'ya kaçtı ve orada yakalandı. Babası Savcı Bey isyanından çok etkilendiği için, önce onun gözlerine mil çektirme cezası uygulattı. Feridun Bey Münşeati terimiyle Savcı Bey "nur-ı basıradan mechur (görme ışığından yoksun)" edildi. [10]Aynı ceza Bizans İmparatoru V. Yannis tarafından asi oğluna da uygulandı. Fakat tarihçiler Bizans İmparatoru'nun bu cezayı daha hafif bir şekilde uygulayıp oğlunun gözlerine kızgın sirke döktürüp yarı kör ettirildiğini bildirirler. I. Murat oğlunu kör ettirdikten sonra öfkesini yenemeyip sonradan Bursa'da bulunan Savcı Bey'i boğdurarak idam ettirdi. Bursa dolaylarında başlayıp orada biten Savcı Bey öyküsü sonradan şiir ve romanlara konu olmuş bir trajik vaka oldu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder